İddia VI ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın yeniden dünyaya geleceği gerçeğini kabullenmek istemeyenlerin öne sürdükleri mantık dışı açıklamalardan biri de, "Hz. İsa (as)'ın yeniden gelişinin, imtihan ortamını ortadan kaldıracağı" iddiasıdır. Hiçbir tutarlılığı olmayan bu iddiaya göre, Hz. İsa (as)'ın tekrar dünyaya geldiğini gören tüm insanlar, binlerce yıl önce ölen birinin dirilişine tanıklık edecek ve yeniden dirilme konusunda şüpheleri olanlar kesin olarak iman edeceklerdir. Bu da insanların imtihan olmasını ortadan kaldıracaktır.

Elbette bu, hiçbir mantıklı dayanağı olmayan bir yorumdur. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Hz. İsa (as) ölmemiş, Rabbimiz'in büyük bir mucizesi olarak inkarcıların tuzaklarından kurtarılıp Allah Katına yükseltilmiştir. Hz. İsa (as) Allah Katında diridir ve Allah'ın takdir ettiği vakit geldiğinde -yine büyük bir mucize olarak- yeniden yeryüzüne dönecektir.




İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin…
(Ankebut Suresi, 46)

İbrahim, ne Musevi idi, ne de Hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümandı, müşriklerden de değildi.
(Al-iİmran Suresi, 67)

Ayrıca söz konusu kişilerin iddia ettiği gibi, Hz. İsa (as)'ın dönüşü tüm insanlar tarafından hemen kabul edilmeyebilir. Hz. İsa (as), özellikle inkar edenler, gerçek din ahlakını yaşamayanlar veya imanen zayıf olanlar tarafından şüphe ile karşılanabilir. Hz. İsa (as) yeniden yeryüzüne döndüğünde inkarcı sistem ve ideolojilere karşı büyük bir fikri mücadele yürütecek; din ahlakına sonradan dahil edilmiş hurafe ve batıl inanışları ortadan kaldırarak dini özüne döndürecek ve bu büyük fikri mücadelenin sonunda din ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır. Nitekim büyük İslam alimi Said Nursi'nin konuyla ilgili açıklamalarında da, insanların büyük kısmının Hz. İsa (as)'a şüphe ile yaklaşacakları, ancak samimi olarak iman edenlerin imanlarının nuru ile bu mübarek peygamberi tanıyıp ona hemen itaat edecekleri bildirilmektedir:
Evet her vakit gökyüzünden melekleri yere gönderen ve bazı vakitte insan suretine vaz'eden (kılan) (Hz. Cibril'in "Dıhye" suretine girmesi gibi) ve ruhanileri alem-i ervahtan (ruhlar alemi) gönderip beşer suretine temessül ettiren (benzeştiren), hatta ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını (ruhlarını) cesed-i misaliyle (benzer bedenleriyle) dünyaya gönderen bir Hakîm-i Zülcelal, Hazret-i İsa Aleyhisselam'ı, İsa dinine ait en mühim bir hüsn-ü hatimesi (sonunun selamet olması) için, değil sema-i dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hazret-i İsa, belki alem-i ahiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle bir netice-i azime için ona yeniden cesed giydirip dünyaya göndermek, o Hakim'in hikmetinden uzak değil... belki onun hikmeti öyle iktiza ettiği (lazım geldiği) için vaadetmiş ve vaadettiği için elbette gönderecek. Hazret-i İsa Aleyhisselam geldiği vakit, herkes onun hakiki İsa olduğunu bilmek lazım değildir. Onun mukarreb (yakınları) ve havassı (derin iman sahipleri), nur-u iman ile onu tanır. Yoksa bedahet derecesinde (açıkça) herkes onu tanımayacaktır.79

…Haberin olsun; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.
(Yunus Suresi, 55)
Üstad'ın da bildirdiği gibi, Hz. İsa (as) geldiğinde herkes bu kutlu peygamberi açıkça tanıyıp ona iman etmeyebilir. Üstelik şunu da hatırlamak gerekir ki, tarih boyunca gönderilen peygamberlerin pek çoğu insanları imana davet edebilmek için onlara Allah'ın dilemesiyle pek çok mucizeler göstermişlerdir. Ancak gördükleri mucizeler karşısında insanların büyük bir kısmı iman etmemiş, tam tersine daha da kibirlenmiş ve inkarlarında direnmişlerdir. Hz. Musa (as)'ın asasının yılan olması, elinin bakanlara bembeyaz görünmesi gibi gösterdiği birçok mucizeye rağmen Firavun ve yakın çevresinin iman etmemeleri bunun bir örneğidir. Ayetlerde, Hz. Musa (as)'ın Rabbimiz'in lütfuyla göstermiş olduğu mucizelere karşı kavminin verdiği cevap şu şekilde bildirilmiştir:
Onlar: "Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine de biz sana inanacak değiliz" dediler. Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular. (Araf Suresi, 132-133)
İman etmeyenlerin, Allah dilemedikçe, çok büyük mucizeler görseler dahi inanmayacakları bir başka ayette ise şöyle haber verilmiştir:
Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (Enam Suresi, 111)
Dolayısıyla bazı insanların iddia ettiği gibi Hz. İsa (as)'ın gelişi gibi büyük bir mucizenin gerçekleşmesiyle, imtihan ortamının ortadan kalkması kesinlikle söz konusu değildir. Hz. İsa (as)'ın gelişi samimi olarak iman edenlerle iman etmeyenlerin birbirlerinden tam anlamıyla ayrılacakları bir ortama vesile olacaktır. Samimi olarak iman edenler, imanlarının kazandırdığı akıl, feraset ve basiret ile Hz. İsa (as)'ı tanıyacak ve ona gönülden itaat edecek, destek olup savunacaklardır. İman etmeyenler veya imanen zayıf olanlar ise Allah'ın bu apaçık mucizesi karşısında dahi şüphe ve kuruntular içinde kalacaktır. (Doğrusunu Allah bilir.) Ancak bu kişilerin vesveseleri ve şüpheleri apaçık olan gerçeği değiştirmeyecek, Allah'ın vaadi gerçekleşecek ve Hz. İsa (as) Allah'ın izniyle yeryüzüne geri dönecektir.

Комментариев нет:

Отправить комментарий