Hz.İsa nasıl tanınacak?

Hz. İsa (as)'ın Allah Katında diri olduğunun ve yeniden yeryüzüne geleceğinin delilleri ile müjdelendiği bu kitap, temenni ederiz ki, bu konuda tereddüte kapılanların şüphelerini ortadan kaldırmış, bu gerçeğin aksini iddia edenlerin yanılgılarını anlamalarını sağlamış ve pek çok Müslümanın Hz. İsa (as)'ın gelecek olmasının sevincini ve heyecanını duymasına aracı olmuştur.

Son olarak üzerinde durmak istediğimiz bir diğer önemli konu da Hz. İsa (as) Allah'ın izniyle geldiğinde inananların kendisini nasıl tanıyacağıdır. Hz. İsa (as)'ın gelişi konusunda en çok tartışılan konulardan birinin de sahte mesihlerin ortaya çıkışı olduğu düşünülürse, bu konunun açığa kavuşturulmasının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bazı kimseler, Hz. İsa (as)'ın gelişi konusunu sahte mesihlere zemin hazırladığı endişesi ile gündemde tutmaktan kaçınmaktadırlar. Bu, yanlış bir tutumdur. Herşeyden önce, sahte mesihlerin ortaya çıkışı Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelecek olmasının önemli alametlerindendir.

Daha da önemlisi, Hz. İsa (as) yeniden dünyaya geldiğinde yaptığı her tavrıyla hikmetli ve benzersiz olacak, bu alametlerle diğer insanlardan ayrılacak ve hiçbir ispata gerek duymadan hemen tanınabilecektir. Sahte mesihlerin kendilerini ispata çalışmaları ise onların sahteliklerinin en açık delilidir.

Hz. İsa (as) döneminde çok büyük bolluk olacaktır

... Mal da o kadar çoğalacaktır ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir.

Meryem oğlu (İsa) iner ve Deccal'i yok eder. Ondan sonra kırk yıl bol nimet içinde yaşarsınız.

Her tarafta yemek kazanları kaynayacak, misli görülmemiş bir bolluk yaşanacak, mala rağbet olmayacak.

İsa (as)'ın zekatı terk etmesi de malın bolluğu ve zekata muhtaç fakirin kalmaması sebebiyledir.

Hz. İsa (as) Dünyaya Adalet Getirecek


Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.
(Saff Suresi, 8)

Hz. İsa (as) Döneminde Yeryüzü Barışla Dolacak

Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir.


Savaş (erbabı) da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bıracak.

Harp (erbabı) ağırlıklarını (yani silah ve saireyi) bırakır.

Düşmanlık, küsüşme ve kıskançlık ortadan kalkacaktır.

Hz. İsa (as) İslam Ahlakını Hakim Edecektir


De ki: "Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir. "
(Sebe Suresi, 49)

HZ. İSA (AS) GELDİĞİNDE DÜNYA HUZUR VE BARIŞLA DOLU OLACAK

Site boyunca incelediğimiz delillerin hepsi hiç şüphesiz iman edenler için önemli bir müjdedir. Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve yeniden dünyaya gelecek olması gerek ayetlerde gerekse hadislerde açık olarak bildirilmiştir. Yaklaşık iki bin yıldır dünya üzerinde olmayan mübarek ve değerli şahsın, aradan geçen bunca zamandan sonra yeniden gelecek olması iman edenlerin, imani şevklerini ve azimlerini güçlendiren tarihi bir harikadır. Böylesine büyük bir olaya hazırlanmanın gittikçe aciliyet kazandığı ise yaşanan pek çok olayla açıkça görülmektedir. Hadislerde ve bazı ayetlerde yer alan işaretlerin ortaya koyduğu gerçek, Hz. İsa (as)'ın geliş vaktinin iyice yaklaştığıdır. İçinde bulunduğumuz dönem, hadislerde Hz. İsa (as)'ın gelişinin, ahir zamanın ve kıyametin alametleri olarak sayılan pek çok gelişmenin yaşandığı bir dönemdir. Haber verilen alametlerin onlarcası gerçekleşmiştir, üstelik yine tıpkı hadislerde haber verildiği gibi ardı ardına... Fırat'ın suyu kesilmiş, iki Müslüman ülke arasında büyük savaş yaşanmış, gökyüzünde olağanüstü olaylar olmuş, Ramazan ayında Güneş ve Ay tutulmuş, doğal felaketler artmış, çok sayıda insanın hayatını kaybettiği büyük felaketler yaşanmış, hadislerde belirtilen ahlaki bozukluk ve dejenarasyon örnekleri tüm dünya çapında yaygınlaşmıştır.

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ DE, HZ.İSA (AS)'IN ÖLMEDİĞİNİ VE İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE GELECEĞİNİ AÇIKLAMIŞTIR

Hicri 13. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilen büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı'nda Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişiyle ilgili önemli açıklamalar yapmıştır. Ayetler ve hadisler ışığında, Hz. İsa (as)'ın ahir zamanda yeniden dünyaya geleceğini, Hıristiyanları batıl inanış ve uygulamalarından arındırarak hak din ahlakına davet edeceğini, bu dönemde Hz. İsa (as)'a uyan samimi İseviler ile Müslümanların ittifak edeceklerini, Hz. İsa (as)'ın Hz. Mehdi (as) ile birlikte İslam ahlakının yeryüzüne hakim olmasına vesile olacağını anlatmıştır. 

Ancak Bediüzzaman'ın bu açıklamaları kimi zaman yanlış anlaşılıp yanlış yorumlanmaktadır. Özellikle Bediüzzaman'ın Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın "şahs-ı manevileri"nden bahsettiği sözlerinden, Hz. İsa (as)'ın mübarek zatının gelmeyeceği gibi yanlış bir anlam çıkarılmaktadır. Oysa Bediüzzaman'ın sözleri böyle bir anlam taşımamaktadır. Risale-i Nur'un pek çok farklı yerinde açıkça ifade edildiği gibi, Bediüzzaman Hz. İsa (as)'ın zatının ahir zamanda ikinci kez yeryüzüne geleceğini söylemiştir.

İslam Alimleri Hz. İsa (as)'ın Gelişini Akide (İnanç Esası) Konusu Olarak Değerlendirmektedirler


Ehl-i sünnetin inanç konularını açıklayan hemen tüm eserlerde, Hz. İsa (as)'ın kıyametten önce yeryüzüne geleceği, Deccal ile mücadele edip onu fikren yok edeceği, gerçek din ahlakını dünyaya hakim kılacağı yer almaktadır. İslam alimleri, Kuran-ı Kerim'de yer alan delilleri ve hadislerde bildirilen haberleri birarada değerlendirerek, Hz. İsa (as)'ın dönüşüne inanmayı önemli bir inanç esası olarak kabul etmişlerdir. Ve konuyu şu şekilde açıklamaktadırlar:
1. Nisa Suresi'nin 157. ayetinde Allah, "... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi..." diye bildirmiştir. Bu ayetle birlikte Kuran'ın diğer pek çok ayetinde Hz. İsa (as)'ın Allah Katında diri olduğu bildirilmekte ve yeryüzüne ikinci kez geleceğine işaret edilmektedir. İslam alimlerinin bu konuda ittifakla, bunun aksini savunmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını söylemektedirler. Örneğin İbn Hazm bu ayeti tefsir ederken; "Hz. İsa (as)'ın öldürüldüğünü söyleyen bir kimsenin mürted veya kafir olacağını" vurgulamıştır. 

Sahabe ve Sonraki Neslin Hz. İsa (as)'ın Gelişiyle İlgili Açıklamaları


Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz…
( Al- I İmran Suresi, 110)

Hz. İsa (as) ile İlgili Hadisleri Rivayet Edenler

Peygamberimiz (sav)'in gelecek hakkında verdiği bilgiler "gayb" haberlerindendir. Allah ayetlerde dilediği elçilerine gayb bilgilerini vereceğini bildirmiştir:
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer. (Cin Suresi, 26-27)
Rabbimiz Fetih Suresi'nde de Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'e rüyalar aracılığı ile bilgi verdiğini haber vermiştir:

Hz. İsa (as) Konusundaki Hadisler Güvenilirdir


Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir. Onu (OL kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah'tır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur.
Vekil olarak Allah yeter.
 (Nisa Suresi, 171)

HADİSLERDE HZ. İSA (AS)

z. İsa (as)'ın Allah Katında diri olduğu ve ahir zamanda yeryüzüne yeniden gelecek olması hadislerde detaylı olarak yer almaktadır. En büyük ve güvenilir hadis kaynakları olarak kabul edilen Kütüb-i Sitte'de, İmam Maliki'nin Muvatta'sında, İbn Huzeyme ve İbn Hibban'ın Sahih'lerinde, İbn Hanbel ve Tayalisi'nin Müsned'lerinde Hz. İsa (as) ile ilgili hadisler bulunmaktadır. Ayrıca pek çok İslam alimi, Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve yeryüzüne yeniden geleceğine dair araştırma ve incelemeler yapmışlar, bu konuda kaynak eser konumunda olan çeşitli kitap ve risaleler hazırlamışlardır.
Hz. İsa (as)'ın Allah Katında diri olduğu ve yeniden dünyaya geleceği konusunda kanaat belirten İslam alimlerinin başında mezhep imamımız olan Ebu Hanife gelmektedir. İmam Ebu Hanife'nin yanı sıra, Hz. İsa (as)'ın yeniden gelişinin ayetlerde ve hadislerde açık bir şekilde bildirildiğini belirten İslam alimlerinden bazıları şunlardır:

İddia X ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın ikinci kez gelişini kendilerince reddetmeye çalışanların iddialarından biri de, "Hz. İsa (as)'ı beklemenin iman edenleri tembelliğe sürükleyeceği" aldatmacasıdır.

Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır… (Al- I İmran Suresi, 19)
Bu aklın ve vicdanın kabul edemeyeceği bir iddiadır. Tarih boyunca insanlar, ahlaksızlığın yaygınlaştığı, zulmün ve haksızlıkların arttığı dönemlerde Allah'tan bir kurtarıcı istemişler, Allah'ın bir elçi göndererek kendilerini içinde bulundukları karanlıklardan aydınlığa çıkarması için dua etmişlerdir. Allah, dualarını kabul edip bir kurtarıcı gönderdiğinde, samimi olarak iman edenler bu elçinin destekçisi ve savunucusu olurlar:
... Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)
Bazı kimselerin iddialarının tam tersine, Allah'ın insanlara bir elçi gönderecek olması samimi olarak iman edenler için çok önemli bir şevk konusudur. Gönülden iman eden bir kişi, elçinin geleceği ortam için elinden gelen en iyi ve güzel hazırlığı yapması gerektiğini bilir. İmani bir heyecan ve aşkla hem kendisini hem de çevresini bu kutlu olaya hazırlar. Tembellik ve şevksizlik ise, münafıkane bir yapıya sahip olanlar ile imani zayıflığı olan kişilerin özellikleridir. İmanı zayıf olanlar hem elçinin gelişine tam olarak inanmaz hem de elçi geldiğinde, bu elçiye gönülden itaat edip bağlanmazlar. Tarihte bunun pek çok örneği görülmüştür. Geçmişteki toplumlar içinde bu zihniyete sahip olan insanların durumu bir ayette şöyle haber verilir:

İddia IX ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve yeniden dünyaya geleceği konusunda yersiz şüpheleri olan bazı kimseler de, "Din ahlakını hakim kılmak için neden Hz. Muhammed (sav) değil de, Hz. İsa (as) gönderilmektedir?" diye sormakta ve bu vesveselerini kendilerince mazeret kılarak birtakım itirazlar öne sürmektedirler.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Allah Katında onurlu ve güvenilir bir elçidir. Allah'ın en son hak kitabını vahyettiği, güzel ahlakı, takvası, Allah'a olan yakınlığı ile insanlara örnek kıldığı, Allah'ın dostu, Rabbimiz'in Katında üstünlüğü olan mübarek bir insandır. Tüm müminlerin de dostu, en yakını ve Velisidir. Hz. Muhammed (sav) yaşamı boyunca Allah yolunda tüm insanlığa örnek bir mücadele sergilemiş, cehaletin ve karanlığın içine gömülmüş olan Arap Yarımadasını İslam ahlakı ile aydınlatmıştır. Allah'ın takdir ettiği süre dolduğunda ise, diğer birçok peygamber gibi ömrü sona ermiştir.

İddia VIII Açıklaması

Konuyla ilgili olarak bazı kimselerin sıkça öne sürdükleri gerçek dışı iddialardan biri de, "Hz. Muhammed (sav) son peygamber olduğu için, Hz. İsa (as)'ın gelmeyeceği"dir. Sıkça gündeme getirilen bu iddia mantık dışıdır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Muhammed Suresi'nin 40. ayetinde de bildirildiği gibi Peygamber Efendimiz (sav), "Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur." Ve Hz. İsa (as)'ın ikinci kez yeryüzüne gelecek olması -bazı kimselerin öne sürdüğü gibi- bu gerçeği değiştirmez. Hz. İsa (as), Hz. Muhammed (sav)'den sonra gönderilen bir peygamber olarak değil, Hz. Muhammed (sav)'in şeriatını devam ettirecek ve dünyaya din ahlakını hakim kılacak bir elçi olarak gelecektir.

İddia VII ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın öldüğü yanılgısına inananların öne sürdükleri açıklamalardan bir diğeri de, Kuran'da Hz. İdris (as)'ın "yükseltilmesi"nin bildiriliyor olmasıdır. Bu kişilerin iddiasına göre, Hz. İsa (as) için de -Hz. İdris (as) için olduğu gibi- "makam" anlamında yükseltilmeden bahsedilmektedir. Oysa ayetler detaylı olarak incelendiğinde bu çıkarımın doğru olmadığı açıkça görülmektedir. Hz. İdris (as)'ın yükseltilmesinin bildirildiği ayet şu şekildedir:
Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi. Biz onu yüce bir mekan (makam)a yükseltmiştik. (Meryem Suresi 56-57)

İddia VI ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın yeniden dünyaya geleceği gerçeğini kabullenmek istemeyenlerin öne sürdükleri mantık dışı açıklamalardan biri de, "Hz. İsa (as)'ın yeniden gelişinin, imtihan ortamını ortadan kaldıracağı" iddiasıdır. Hiçbir tutarlılığı olmayan bu iddiaya göre, Hz. İsa (as)'ın tekrar dünyaya geldiğini gören tüm insanlar, binlerce yıl önce ölen birinin dirilişine tanıklık edecek ve yeniden dirilme konusunda şüpheleri olanlar kesin olarak iman edeceklerdir. Bu da insanların imtihan olmasını ortadan kaldıracaktır.

Elbette bu, hiçbir mantıklı dayanağı olmayan bir yorumdur. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Hz. İsa (as) ölmemiş, Rabbimiz'in büyük bir mucizesi olarak inkarcıların tuzaklarından kurtarılıp Allah Katına yükseltilmiştir. Hz. İsa (as) Allah Katında diridir ve Allah'ın takdir ettiği vakit geldiğinde -yine büyük bir mucize olarak- yeniden yeryüzüne dönecektir.

İddia V ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne geleceği gerçeğini kabul etmek istemeyenlerin öne sürdükleri iddialardan biri de, "Hz. İsa (as)'ın gelişine inanmanın, Hıristiyanlığı savunmak olduğu" yanılgısıdır.

Bu yanılgı, hatalı ve çarpık bir mantık örgüsünün ürünüdür. Hz. İsa (as), Allah Katında övülmüş, seçkin kılınmış, mübarek bir peygamberdir. Üstün ahlakı ve derin imanı tüm müminler tarafından saygıyla anılmakta ve örnek alınmaktadır. Hz. İsa (as)'ın ahlakını övmek, böyle kutlu bir insanın yeniden dünyaya gelecek olmasından heyecan duymak, bu gerçeği tüm iman edenlere müjdelemek olması gereken güzel tavır örnekleridir. "Hıristiyanlığa destek vermek olur" gibi akıl ve mantık dışı bir mazaret öne sürerek, Hz. İsa (as)'ın geleceği gerçeğini göz ardı etmeye çalışmak kesinlikle makul bir davranış değildir.

İddia IV ve Açıklaması

Bazı kimseler de Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve tekrar yeryüzüne geleceği inancının Hıristiyanlığa ait, dolayısıyla tahrif edilmiş bir inanç olduğu yanılgısını öne sürmektedirler. Ancak bu son derece yanlıştır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, dünyadaki diğer iki İlahi din olan Musevilik ve Hıristiyanlık zaman içerisinde dejenere olmuş, bu dinlerin içlerine birtakım hurafeler ve batıl inanışlar karışmıştır. Bununla birlikte, Musevilerin kutsal kitabı Tevrat ve Hıristiyanların kutsal kitabı İncil incelendiğinde, hak dine ait bazı inanç ve ahlak esaslarının da muhafaza edildiği ve Kuran ile mutabık yönlerinin olduğu açıkça görülecektir. Söz konusu dinlerin hangi inançlarının tahrif edilmiş, hangilerinin hak dine uygun olduğunu ise ancak Kuran'ı ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetini rehber edinerek belirleyebiliriz.

İddia III ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişine inanmayanların öne sürdükleri iddiaların bir diğerinde ise Enbiya Suresi'nin 34-35. ayetleri kullanılmaktadır. Ayetlerde şu şekilde bildirilmektedir:
Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar? Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 34-35)

Kehf Ehli'nin yıllar sonra uyandırılmaları

Konuya işaret eden diğer bir örnek ise Kehf Suresi'ndeki "Ashab-ı Kehf" kıssasındadır.

… Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın.
(Kehf Suresi, 16)
Allah Kehf Suresi'nde, din ahlakına karşı olan hükümdarın zulmünden korunmak için mağaraya sığınan bir grup gencin haberlerini bildirmektedir. Bu kıssada onların uzun yıllar uyuduktan sonra tekrar uyandırıldıkları anlatılmaktadır. Ayetler şöyledir:
O gençler mağaraya sığındıkları zaman demişlerdi ki: "Rabbimiz Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl). Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). (Kehf Suresi, 10-11)

Yüzyıl sonra diriltilen adam

Yüzyıl ölü bırakıldıktan sonra diriltilen adamın durumu ayette şöyle haber verilir:
Ya da altı üstüne gelmiş ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah onu yüzyıl ölü bıraktı sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona:) "Hayır yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 259)

Kuran'da Yer Alan Diğer İşari Anlatımlar

Bu konunun başında da belirttiğimiz gibi, Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmiş olmasını kavrayamayan kimselerin yaptıkları en önemli hatalardan biri Allah'ın zamandan ve mekandan münezzeh olduğu gerçeğini gereği gibi düşünmemeleridir. Oysa Kuran'da önceki satırlarda yer verdiğimiz gibi, insanların bildiği ve şahit olduğu boyutlar dışında boyutların olduğuna dair pek çok delil vardır. Bazı ayetlerde ise işari anlatımlar yer almaktadır. Bu işari anlatımlar da, Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükselişi konusunun Kuran'daki delillerini anlamak açısından önemlidir. Örneğin, Bakara Suresi'nin 210. ayetinde Rabbimiz, "bütün işlerin Kendisi'ne döndürüldüğünü" bildirmektedir:

İddia II ve Açıklaması


Kitabın önceki bölümlerinde detaylı olarak incelediğimiz gibi Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmesi, Hz. İsa (as)'ın ölmemiş olduğunu gösteren önemli delillerden biridir. Ancak, bu konu bazı kimseler tarafından yanlış yorumlanmaktadır. Bu yanlış yorumların temelinde, söz konusu kimselerin Hz. İsa (as)'ın yükseltilmesini bizim bağımlı olduğumuz zaman ve mekan kavramları ile değerlendirmeye kalkışmaları yer almaktadır. Bu da, onların Hz. İsa (as)'ın fiziksel olarak bilinen anlamda gökyüzünde olduğu gibi sapkın bir kanaate kapılmalarına, bu kanaatleri nedeniyle de Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltildiği gerçeğini tamamen reddetmelerine sebep olmaktadır. Oysa, bu son derece yanlış bir düşüncedir. Öncelikle, Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmesi ile kasıt, Hz. İsa (as)'ın bilinen anlamda gökyüzünde yaşamaya başlaması değildir. Hz. İsa (as)'ın yükseltilmesinden kasıt, Allah'ın Hz. İsa (as)'ı zamandan ve mekandan bağımsız ayrı bir boyuta almasıdır. (Doğrusunu Allah bilir.)

İddia I ve Açıklaması

Hz. İsa (as)'ın öldüğünü iddia eden kimselerin sözde delil olarak öne sürdükleri açıklamalardan biri Maide Suresi'nin 117. ayetinde geçen "... Beni vefat ettirdiğinde (teveffeyteni) üzerlerindeki gözetleyici Sendin..." ifadesidir. Ayette yer alan "vefat ettirmek" kelimeleri bu kişiler tarafından, biyolojik bir ölüm olarak algılanmakta ve Hz. İsa (as)'ın ölmüş olduğuna sözde bir delil olarak kullanılmaktadır. Oysa bu doğru değildir. Vefat ettirmenin, her zaman biyolojik olarak insanın ölümü manasında kullanılmadığını önceki bölümlerde İslam alimlerinin yorumları ışığında incelemiştik. Bu delilleri bir kez daha hatırlatmak yerinde olacaktır. Ayrıca, ayette Hz. İsa (as)'ın öldüğünün ifade edilmediğinin, tam tersine diri olarak Allah Katına alındığının başka delilleri de vardır. Tüm bu deliller şu şekildedir:

HZ. İSA (AS) ÖLDÜ DİYENLERİN İÇİNE DÜŞTÜKLERİ YANILGI

z. İsa (as)'ın ölmeyip Allah Katına yükseltilmiş olduğu, Kuran'da açıkça bildirilen, Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde de yer alan bir gerçektir. Hıristiyanlar da Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmiş olduğuna inanırlar. Ancak onların bu inancında Kuran'a mutabık olmayan tahrif edilmiş hususlar bulunmaktadır. Bununla birlikte bazı Müslümanlar da, Hz. İsa (as)'ın ölümü konusunda yanlış düşüncelere sahiptirler. Bu yanlış inanca göre, Hz. İsa (as) ölmüştür ve tekrar yeryüzüne gelmeyecektir. Şüphesiz bu aslı olmayan bir iddiadır ve Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği gibi, böyle bir iddia ile ortaya çıkan kimseler, bu konuda herhangi bir bilgiye sahip değildirler. İman eden bir insanın bilgi sahibi olmadığı bir konunun peşinden gitmemesi ise Allah'ın inananlara bir emridir:
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra Suresi, 36)

Hz. İsa (as)'ın Ölümü İkinci Kez Gelişinden Sonra Olacaktır

Hz. İsa (as)'ın ikinci kez gelişine işaret eden ayetlerden biri de Meryem Suresi'nin 15. ayetidir. Bu ayette bildirilen "öleceği gün" ifadesi ile, çok önemli bir bilgi haber verilmektedir. Ayette şu şekilde bildirilmektedir:
... Ona selam olsun; doğduğu gün, öleceği gün (yemutu) ve diri olarak yeniden-kaldırılacağı gün de. (Meryem Suresi, 15)

Kuran'da Tüm Kitap Ehli'nin Hz. İsa (as)'a İman Edeceği Bildirilmiştir

Nisa Suresi'nin 159. ayeti, Hz. İsa (as)'ın ikinci kez dünyaya gelecek olmasını müjdeleyen ayetlerden biridir. Ayette şöyle bildirilmektedir:
Andolsun, Kitap Ehli'nden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerierine şahid olacaktır. (Nisa Suresi, 159)
Ayette bildirilen, "kable mevtihi" yani "ölmeden önce" ifadesinde yer alan "o" zamirinin, tefsir alimlerinin büyük çoğunluğunun tasdiki ile Hz. İsa (as)'a işaret ettiği kabul edilmektedir. Arapça dilbilgisi de, burada geçen "o" zamirinin kesin olarak Hz. İsa (as)'ı işaret etmesini gerektirmektedir. Kuran'da Kitap Ehli ile ilgili tüm ayetlerde, çoğulluğu ifade eden "hum" eki kullanılmıştır. (Beyyine Suresi, 1 ve 6; Hadid Suresi, 29; Haşr Süresi 2 de olduğu gibi). Bu ayette ise tekilliği ifade eden "hu" eki kullanılmıştır. Bu durumda, ayette haber verilen, Hz. İsa (as)'ın ölümünden -yani yeryüzüne ikinci kez gelip biyolojik olarak ölümünden- önce Kitap Ehli'nin kendisine inanacağıdır.

Kuran'da, Hz. İsa (as)'ın Yetişkinliğinde de İnsanlarla Konuşacağı Bildirilmiştir

Hz. İsa (as)'ın tekrar dünyaya geleceği ile ilgili bir başka delil ise Maide Suresi'nin 110. ayetinde ve Al-i İmran Suresi'nin 46. ayetinde geçen "kehlen" kelimesidir. Ayetlerde şu şekilde buyurulmaktadır:
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin kehlen) iken de insanlarla konuşuyordun…" (Maide Suresi, 110)
Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen) de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir. (Al-i İmran Suresi, 46)

Kuran'da, Hz. İsa (as)'a Uyanların Kıyamete Kadar İnkara Sapanlara Üstün Geleceği Haber Verilmektedir

Önceki bölümlerde detaylı olarak açıklamasını incelediğimiz Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde, Hz. İsa (as)'ın ölmediğinin yanı sıra, ikinci kez yeryüzüne gelişi de haber verilmektedir. Ayette şöyle buyurulmuştur:
Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu seni Ben vefat ettireceğim ve seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim. (Al-i İmran Suresi, 55)

Kuran'da, Hz. İsa (as)'a "Kitab'ın, Tevrat'ın ve İncil'in Öğretildiği" Bildirilmektedir

Kuran'da Hz. İsa (as)'ın ikinci gelişine işaret eden bilgilerden biri de, Hz. İsa (as)'a Tevrat ve İncil ile birlikte Kitab'ın da öğretilmiş olduğudur.
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır. Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir. "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir. Ona Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. (Al-i İmran Suresi, 45-48)

Kuran'da Hz. İsa (as)'ın "Kıyamet İçin Bir Alamet" Olduğu Bildirilmektedir

Kuran'da Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve öldürülmediği bildirilirken, Hz. İsa (as)'ın ikinci kez yeryüzüne dönecek olduğu da haber verilmektedir. Bu ayetlerden biri, Zuhruf Suresi'nin 61. ayetidir. Bu surenin 57. ayetinden itibaren Hz. İsa'dan bahsedilir:
Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir. O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları'na bir örnek kıldık. Eğer Biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı. (Zuhruf Suresi, 57-60)

HZ. İSA (AS)'IN ÖLMEDİĞİNE DAİR KURAN'DA YER ALAN DİĞER DELİLLER

Bu bölümde, Hz. İsa (as)'ın ölmediğine ve yeniden dünyaya geleceğine dair Kuran'da yer alan diğer delilleri inceleyeceğiz.


Hz. İsa (as) ile ilgili bildirilen ayetlerde, Hz. İsa (as)'ın mucizevi doğumu, içinde bulunduğu topluma yaptığı tebliğ, inkar edenler ve müşriklerle mücadelesi, Allah'ın lütfuyla gösterdiği mucizeler, kendisine tabi olan havarileri detaylı olarak anlatılmaktadır. Kuran'da Hz. İsa (as)'la ilgili bildirilen bir diğer önemli haber de Hz. İsa (as)'ın kıyamet gününe yakın bir tarihte yeniden yeryüzüne geleceğidir. Hz. İsa (as)'ın ölmediğinin bildirildiği Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetini ve Nisa Suresi'nin 157-158. ayetlerini yukarıdaki bölümlerde detaylı olarak incelemiştik. Bu ayetlerde bildirilen ifadeler, bu ifadelerin Arapça anlamları ve çeşitli tefsirlerde bu ayetlerle ilgili yer alan açıklamalar, Hz. İsa (as)'ın ölmemiş olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde göstermektedir. Bu ayetlerin yanı sıra Kuran'da yer alan bazı diğer ayetlerde de Hz. İsa (as)'ın ölmediğine ve ikinci kez dünyaya geleceğine dair açık deliller vardır. Ayetlerde haber verilen bu delilleri maddeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz:

Kuran'da Diğer Peygamberlerin Ölümü Nasıl Anlatılıyor?

Kuran'da peygamberlerin ölümlerinin aktarıldığı kıssalarda geçen kelimelerle, Hz. İsa (as)'ın "vefat ettirilmesinin" anlatıldığı ayetlerin incelenmesi, Hz. İsa (as)'ın ölmediği gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmaktadır. Bu bölümde Hz. İsa (as)'ın ve diğer peygamberlerin ölümlerini ifade eden kelimelerin Arapça karşılıklarını ve Kuran ayetlerinde ne şekilde kullanıldıklarını inceleyeceğiz.

Kuran'da peygamberlerin ölmesi veya öldürülmesiyle ilgili olarak kullanılan kelimeler ileride daha detaylı göreceğimiz gibi "katele (öldürmek), mate (ölmek), haleke (helak olmak), salebe (asmak)" ya da birkaç özel kelimedir. Oysa Hz. İsa (as) için, Kuran'da çok açık bir ifadeyle, "Onu öldürmediler (ma katelehu) ve asmadılar (ma salebuhu)" ifadesi kullanılarak hiçbir öldürme şekliyle öldürülmediği vurgulanmaktadır. İnsanlara bu durumun bir benzerinin gösterildiği ve onun Allah Katına yükseltildiği bildirilmektedir. Al-i İmran Suresi'nde ise Hz. İsa (as)'ı Allah'ın vefat ettireceği ve onu Kendi Katına yükselteceği bildirilmiştir:

Kuran'da Temizlenme Kelimesinin Geçtiği Bazı Ayetler

Hani Evi (Ka'be'yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik. (Bakara Suresi, 125)


Hani Biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut." (Hac Suresi, 26)

Allah'ın Hz. İsa (as)'ı İnkar Edenlerden Temizlemesi

Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmesi konusunda, ayetlerde haber verilen bilgilerden biri de; Allah'ın Hz. İsa (as)'ı inkarcılardan temizleyeceğini haber vermiş olmasıdır. Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde şöyle buyrulmuştur:
... seni Kendime yükselteceğim (rafiuke), seni inkar edenlerden temizleyeceğim (mutahhiruke) ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim... (Al-i İmran Suresi, 55)

Kuran'da "Yükselme" İle İlgili Diğer Ayetler

 Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltildiğinin bildirildiği ayetlerde geçen ref (yükselme) kelimesi, Kuran'ın diğer ayetlerinde de farklı konularda kullanılmıştır. Ancak bu ayetler incelendiğinde, genel olarak maddi bir yükselmenin kast edildiği, manevi olarak veya makam olarak bir yükselme (yücelme) söz konusu olduğunda ise, yükselme kelimesinin "derecelerle" kelimesi ile birarada zikredildiği görülmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Allah Hz. İsa (as)'ı Kendi Katına Yükseltmiştir


Allah Hz. İsa (as)'ı Kendi Katına Yükseltmiştir

...Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz? (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti. Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı. Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."
(Meryem Suresi, 29-33)
İnkar edenlerin Hz. İsa (as)'ı öldürmek amacıyla kurdukları tuzağın bozulmuş olduğunun önemli delillerinden biri de, Rabbimiz'in Hz. İsa (as)'ı Kendisi'ne yükselttiğini bildirmiş olmasıdır. Ayetlerde bu gerçek haber verilmektedir:

Hz. İsa (as) Ölmemiştir

Allah'ın mübarek elçilerinden biri olan Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve öldürülmediği Kuran'da iman edenlere haber verilmiş bir müjdedir. Bu gerçeği daha iyi anlayabilmek için Hz. İsa (as)'ın durumunun haber verildiği ayetlerin detaylı olarak incelenmesi yerinde olacaktır.

Kuran'da, Hz. İsa (as)'ın öldürülmediği ve Allah Katına yükseltildiğini haber veren ayetlerin başında Al-i İmran Suresi'nin 55. ayeti ve Nisa Suresi'nin 157-158. ayetleri gelmektedir. Bu ayetlerde yer alan ifadeler kelime kelime incelendiğinde, Rabbimiz'in çok önemli bir gerçeği haber verdiği görülür. Buna göre, Hz. İsa (as) ölmemiş ve öldürülmemiş, diri olarak Allah Katına yükseltilmiştir. Ayetlerde bildirilen bir başka gerçek ise; Allah Katında diri olan Hz. İsa (as)'ın, kıyametten önceki son dönemde yeniden yeryüzüne döneceğidir. Kitabın ilerleyen bölümlerinde Hz. İsa (as)'ın ikinci kez dünyaya gelişinin Kuran'dan ve hadis-i şeriflerden delilleri detaylı olarak açıklanacaktır.

Allah İnkar Edenlerin Hz. İsa (as)'a Kurdukları Tuzağı Boşa Çıkarmıştır

Romalı putperestlerin Hz. İsa (as)'ı öldürmek için kurdukları plan, tarihin farklı dönemlerinde inkarcıların pek çok peygambere karşı kurdukları tuzaklardan biridir. Allah Kuran'da, inkarcıların ne zaman kendilerine bir peygamber gelse ve onları gerçek din ahlakını yaşamaya davet etse, muhakkak ona karşı çeşitli tuzaklar kurduklarını ve hatta onu öldürmeye kalkıştıklarını haber vermiştir.
Andolsun, Biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz? (Bakara Suresi, 87)

Hz. İsa (as)'ın Mücadelesi

Derin Allah korkusu ve sevgisi ile tüm peygamberler gibi, bütün insanlara örnek olan Hz. İsa (as) hayatı boyunca inkar edenler ve müşriklerle fikri mücadele içinde olmuştur. Din ahlakından uzaklaşmış olan bazı İsrailoğulları'na, Allah'ın varlığını ve birliğini anlatmış, Rabbimiz'in insanlara emrettiği ahlakı onlara bildirmiştir. Kavmini, Allah'a iman etmeye, gönülden teslim olup Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yaşamaya, günahlardan ve kötülüklerden sakınmaya, salih amellerde bulunmaya davet etmiştir. Onlara dünya hayatının geçiciliğini ve ölümün yakınlığını hatırlatmış, insanları yalnızca Allah'a ibadet etmeye ve sadece Allah'tan korkup sakınmaya çağırmıştır.

HZ. İSA (AS) ÖLMEDİ VE ÖLDÜRÜLMEDİ

Hz. İsa (as), hayatı Kuran'da detaylı olarak bildirilen mübarek peygamberlerden biridir. Kendisi, Rabbimiz'in bir mucizesi olarak babasız dünyaya gelmiştir. Hz. İsa (as)'ın mucizevi doğumu Kuran'da şöyle bildirilir:
... Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir. Onu ('Ol' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız... (Nisa Suresi, 171)
Hz. Meryem, Cebrail'in kendisine insan suretinde görünmesiyle Hz. İsa (as)'ın doğumu hakkında müjdelenmiştir. Hz. İsa (as) henüz dünyaya gelmeden, Allah onun sahip olduğu mucizevi ve üstün özellikleri Hz. Meryem'e bildirmiştir. Hz. İsa (as)'ın dünyada ve ahirette seçkin ve onurlu bir insan olduğu ve çeşitli mucizeler göstereceği ayetlerde şu şekilde haber verilmiştir:

Hz. İsa (as)'ı Nasıl Beklemeliyiz?

Dünyanın içinde bulunduğu mevcut durum, Hz. İsa (as)'ın gelişi için hazırlanırken hangi konulara öncelik verilmesi gerektiğini bizlere göstermektedir. İnkarcı ideolojilerin toplumlar üzerinde oluşturduğu tahribatın, dünya tarihinde belki de en yoğun olarak yaşandığı dönem, bu dönemdir. Şiddetin, terörün, zulmün, sahtekarlığın, dolandırıcılığın, yalancılığın, ahlaksızlığın, çatışmaların, yoksulluğun dünya genelinde yaygın olması, yeryüzünün "fitne" ile dolu olduğunu göstermektedir.
Tüm bu zulüm ve dejenerasyon, Allah'ın varlığını ve birliğini inkar eden, ahiret gününe inanmayanların kurmuş oldukları batıl sistemlerden güç bulmakta ve gelişip yayılmaktadır. Bu durum karşısında Müslümanların söz konusu ortama zemin oluşturan, bu bozulmayı teşvik eden ideolojik kaynakları fikren ortadan kaldırmaları gerekir. Bunu yapabilmenin en önemli yollarından biri, Müslümanların bu fikri mücadelede birlik ve beraberlik ruhu içinde olmalarıdır .

İman Edenler Deccal'in Fitnesinden Hz. İsa (as)'ın Vesile Olmasıyla Korunacaklardır



Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
(Bakara Suresi, 130-131)
"Yalancı, hilekar, zihinlerde ve gönüllerde iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, her yeri dolaşan kötü ve uğursuz kişi" gibi anlamlara gelen Deccal kavramı, ahir zamanda ortaya çıkacağı bildirilen, her türlü kötülüğün ve fitnenin kaynağı ve temsilcisi olan kişi olarak tarif edilir. Ancak, Deccal bir kişi olabileceği gibi, din ahlakına uygun olmayan her türlü düşünce ve uygulamayı temsil eden bir sistem veya ideoloji de olabilir. Deccal ile ilgili bilgiler pek çok hadis-i şerifte yer almakta, Kuran'da da Deccal'in ahlakına ve sistemine işaret eden birçok ayet bulunmaktadır. Deccal'in ortaya çıkışı, sahih hadislerde kıyametin önemli alametlerinden biri olarak haber verilmiştir:

Gerçek İseviler

Günümüzde Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ilk gelişinde tebliğ etmiş olduğu hak din, özünden uzaklaşmış ve tahrif edilmiştir. Kuran'da bildirildiği gibi, Hz. İsa (as)'ın ardından üçleme ve Hz. İsa (as)'ın ilahlaştırılması (Allah'ı tenzih ederiz) gibi çeşitli sapkın inanışlar Hıristiyanlığa dahil edilmiştir. Hz. İsa (as) yeryüzüne geldiğinde öncelikle, Hıristiyanlığı bu sapkın inanışlardan arındıracaktır. İki bin yıldan bu yana özünden uzaklaşma süreci yaşamış olan Hıristiyanlığı özüne döndürebilecek olan tek kişi Hz. İsa (as)'dır. Kendisini bekleyen Hıristiyan dünyasına gerçek din ahlakını yani Kuran'da bildirilen İslam ahlakını anlatacak, Hıristiyan dünyası hak dine yönelecektir. Hz. İsa (as)'a tabi olanlar da gerçek İseviler olacaklardır. 

Peygamber Efendimiz (sav) Müslümanların Hz. İsa (as)'ın Yardımcıları Olacağını Müjdelemiştir

Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltildiği ve dünyaya ikinci kez geleceği, Kuran ayetlerinde, hadislerde ve büyük İslam alimlerinin eserlerinde yer alan bir gerçektir. Hz. İsa (as)'ın gelişi, sahih hadis kaynağı olan Kütüb-ü Sitte'de ve İmam Malik'in Muvatta'sı, İbn Huzeyme ile İbn Hibban'ın Sahih'leri, İbn Hanbel ve Tayalisi'nin Müsned'leri gibi en muteber hadis kaynaklarında geniş bir şekilde yer almaktadır. Bu hadislerden bazıları şöyledir:

Müslümanların Hz. İsa (as)'a Olan Sevgileri

Samimi olarak iman eden Müslümanların, "Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır..." (Ahzab Suresi, 6) ayetiyle de bildirildiği gibi, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'e duydukları sevgi ve hürmet, çok derin, içli ve kuvvetlidir. Hz. Muhammed (sav), Allah'ın insanlara gönderdiği son peygamberdir. Rabbimiz, ona Kuran'ı indirmiş ve onu insanları kurtuluşa yöneltecek bir elçi olarak göndermiştir. Hz. Muhammed (sav)'in Allah Katında seçkin ve onurlu bir mümin olduğu bir ayette şöyle haber verilir: 

GİRİŞ

Kıyametin yaklaştığını işaret eden alametler ve kıyamet öncesi yaşanacak son dönemin yani ahir zamanın özellikleri Kuran'da ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde detaylı olarak tarif edilmiştir. Bazı ayetler ve hadislerde bu alametler açık bir şekilde bildirilmişken, bazı ayetler ve hadislerde ise işari manada bu alametlere dikkat çekilmektedir. Bu durum imtihanın bir sırrıdır.
Büyük İslam alimi Said Nursi de ahir zaman alametlerini açıklarken bu gerçeğe dikkat çekmiştir:

Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) Bu Yüzyılda Gelecektir

Her yüz senede bir din ahlakını bidatlerden kurtarmak ve yenilemek için Allah tarafından bir zatın gönderildiği, Sünen-i Ebu Davud, Mektubat-ı Rabbani gibi büyük ve muteber ehli sünnet alimlerinin eserlerinde açık bir şekilde belirtilmiştir:

Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz senenin başında şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

Hz. İsa (as) Ölmedi

Her dönemde insanlar, peygamberler ve elçiler aracılığıya doğru yola davet edilmişlerdir. İnsanlardan bazıları bu çağrıya uyup kendilerini Allah'a ve peygambere teslim etmiş, dünyada ve ahirette şerefli bir hayatı kazanmışlardır. Bazıları da, inkarda direnmişler ve dünyada zorlu ve sıkıntılı bir hayatı, ahirette ise sonsuz azabı hak etmişlerdir. Allah'ın gönderdiği mübarek peygamberlerden biri olan Hz. İsa (as) da tıpkı diğer peygamberler gibi, gönderildiği topluma bir ve tek olan Allah'a ibadet etmelerini, ahiret gününde hesap vereceklerini düşünerek yaşam sürmelerini, Allah'ın razı olacağı ahlakı yaşamalarını öğütlemiş, onları inkardan, şirkten ve her türlü kötülükten sakındırmıştır. Hz. İsa (as)'ın çağrısına uymayan inkarcılar ise, Hz. İsa (as)'a ve ona itaat eden müminlere baskı uygulamaya çalışmış, Hz. İsa (as)'ın tebliğine engel olmak istemişlerdir. Bunun için tarih boyunca pek çok peygambere ve samimi mümine olduğu gibi, Hz. İsa (as)'a da çeşitli tuzaklar kurmuşlardır. Bu tuzaklardan biri de Hz. İsa (as)'ı öldürmeye kalkışmalarıdır.