Allah Hz. İsa (as)'ı Kendi Katına Yükseltmiştir


Allah Hz. İsa (as)'ı Kendi Katına Yükseltmiştir

...Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz? (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti. Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı. Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."
(Meryem Suresi, 29-33)
İnkar edenlerin Hz. İsa (as)'ı öldürmek amacıyla kurdukları tuzağın bozulmuş olduğunun önemli delillerinden biri de, Rabbimiz'in Hz. İsa (as)'ı Kendisi'ne yükselttiğini bildirmiş olmasıdır. Ayetlerde bu gerçek haber verilmektedir:

... seni Kendime yükselteceğim (rafiuke), seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim." (Al-i İmran Suresi, 55)


Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" (katelna) demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler (ma katelehu) ve onu asmadılar (ma salebe). Ama onlara (onun) benzeri gösterildi (şubbihe). Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler (ma katelehu). Bilakis (bel); Allah onu Kendine yükseltti (refea). Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 157-158)
Ayetlerde bildirildiği gibi Hz. İsa (as)'ı öldürmek isteyenler amaçlarına ulaşamamışlardır. Allah Hz. İsa (as)'ı Kendisi'ne yükselterek onu inkar edenlerin tuzaklarından korumuş ve kurtarmıştır. Ayetlerde "rafiuke" ve "refea" olarak geçen kelimenin Arapça kökeni "ref" kelimesidir. Ref kelimesinin sözlük anlamı "yükselmektir." İslam alimleri ref kelimesini açıklarken, "ref kelimesi, alçaltmanın tersidir" demektedirler. İslam alimi Eşari, Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetini, Nisa Suresi'nin 158. ayeti ile birlikte açıklamış ve bu konudaki kanaatini şu şekilde ifade etmiştir: "Hz. İsa (as)'ın diri olarak semaya ref edildiği (yükseltildiği) hakkında, ümmetin icmaı vardır." (icma-ı ümmet: aynı asırda yaşamış olan İslam alimlerinden müçtehid olanların, bir mesele hakkında verilen hükümde birleşmeleridir.)

İslam alimlerinin büyük çoğunluğu bu ayetleri açıklarken, "Hz. İsa (as)'ın ölmediği, Allah Katına yükseltildiği ve bu yükselmenin ruhu ve bedeni ile birlikte gerçekleştiği" hususunda hemfikirdirler. Bu alimlerden bazılarının görüşleri şöyledir:

Kelam ve tefsir alimi Fahruddin Razi, Nisa Suresi'nin 158. ayetinde bildirilen "Bilakis Allah onu Kendisi'ne yükseltmiştir" haberiyle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:
"... Buradaki yükseltme ile, kendisinde, Allah'ın hükmünün dışındaki hükümlerin geçerli olmadığı bir yere yükseltme kast edilmiştir. Hz. İsa (as)'ın semaya yükseltildiği bu ayetle sabittir..."
Hasan Basri Çantay tefsirinde, "rafiuke" kelimesini "Kendisi'ne yükseltip kaldırmak" olarak tefsir etmiş ve "Allah Hz. İsa (as)'ı ruhu ve bedeni ile birlikte yükseltip kaldırmıştır." şeklinde düşüncesini açıklamıştır.
İbn Teymiyye'nin açıklaması ise şöyledir: "Allah onu Kendi Katına yükseltti... ayeti, Hz. İsa (as)'ın ruhu ve vücuduyla yükseltildiğini açıklamaktadır..."

Ünlü müfessir Sabuni ise Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetini açıklarken, Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmesi konusunda düşüncelerini şöyle açıklamaktadır:
Yüce Allah'ın böyle buyurmasındaki hikmet, Hz. İsa (as)'ı Yahudilerin elinden kurtaracağını ve ona hiçbir eziyet edilmeden, sağ salim göklere kaldırılacağını müjdelemektir.
Mehmet Vehbi Efendi de bu konudaki kanaatini şu şekilde ifade etmektedir: "Hz. İsa (as)'ın semaya ref'i bu ayetle (Nisa Suresi, 158) sabittir..."

Zahid Kevseri ise, Kuran'da Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltilmesi konusunun itiraz edilemeyecek kadar açık ve net olduğunu ifade etmektedir. Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetini ve Nisa Suresi'nin 157-158. ayetlerini delil olarak gösteren Kevseri, bu ayetlerde Hz. İsa (as)'ın refi'nin nass (Nass: Kesinlik, açıklık. Kuran-ı Kerim'de veya hadis-i şeriflerde bir iş veya konu hakkında olan açıklık ve bu şekilde açık olan kelam ve ayet) hükmünde olduğunu söylemekte ve konuyu şöyle açıklamaktadır:
Çünkü ref'in asıl anlamı aşağıdan yukarıya doğru nakildir. Burada ayetleri mecaz anlamıyla açıklayabilecek bir husus yoktur. Dolayısıyla şeref ve makam bakımından yükseltme gibi bir manayı çıkarmaya çalışmanın bir delili bulunmamaktadır.
Mevdudi de bu konudaki görüşlerini şu şekilde açıklamaktadır:
... Eğer Allah, ayette bildirilen (Nisa Suresi, 158. ayet) kelimelerle "Allah O'nu öldürdü" veya "Allah O'nun makamını yükseltti" diye buyurmak isteseydi, bunu açıkça bildirirdi. Birincisinin yerine: "Şüphesiz onlar O'nu ne öldürdüler, ne de çarmıha gerdiler, fakat onu onlardan kurtardı ve sonra o kendi eceli ile öldü" sözlerini bildirebilir; ikincisinin yerine ise "Onlar, onu çarmıha gererek alçaltmaya çalıştılar, fakat Allah onun makamını çok yükseltti" ifadesi bildirilebilirdi...
Kuran ayetlerinden ve İslam alimlerinin yorumlarından açıkça görüldüğü üzere, Hz. İsa (as) diri olarak, bedeniyle birlikte Allah Katına yükseltilmiştir. Bu, Allah'ın bir mucizesidir ve iman edenlerin büyük şevk ve heyecan duyacakları bir harikadır. Hz. İsa (as)'ın sadece ruhunun Allah Katına yükseltildiği veya bu yükseltilme ile manevi (makam olarak) bir yükselişin kast edildiği iddiaları ise gerçeği yansıtmamaktadır. Yukarıda da bazı örnekleri verildiği gibi, pek çok İslam alimi bu iddiaların geçersizliğini eserlerinde ispatlamışlardır.


Rahman (olan Allah)a çocuk edinmek yaraşmaz. Göklerde ve yerde olan (herkesin ve herşeyin) tümü Rahman (olan Allah)'a, yalnızca kul olarak gelecektir. (Meryem Suresi, 92-93)
Hz. İsa (as)'ın diri olarak Allah Katına yükseltilmiş olduğunun bir diğer önemli delili ise, Nisa Suresi'nin 158. ayetinde geçen Arapça "bel" edatıdır. Türkçede "bilakis" anlamında tercüme edilen bu edatın, Arapça dilbilgisindeki anlamı ve kullanım özellikleri çok önemli bir gerçeğe dikkat çekmektedir. Buna göre, bel edatı olumsuzluk ifade eden bir cümleden sonra gelirse, Arapça dilbilgisi kurallarına göre kendinden sonra gelen cümle, bir önceki cümlenin tam zıddı olmalıdır. Bu durumda Hz. İsa (as)ilgili bildirilen ayette de, "... Onu öldürmediler, bilakis (bel) Allah onu Kendine yükseltti..." ifadesinde ölümün tam tersi olan canlılığa işaret ediliyor olması muhtemeldir. (Doğrusunu Allah bilir.) Konuyla ilgili olarak, son dönem İslam alimlerinden Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi de şu yorumda bulunmaktadır:
Nisa Suresi 158. ayette geçen ve bilakis (aksine) şeklinde tercüme ettiğimiz, 'bel' edatı olumsuzluk ifade eden bir cümleden sonra gelirse, Arapça dilbilgisi kaidesine göre kendinden sonraki cümle, kendinden önceki cümlenin tamamen zıddı olması gerekir. Ölümün karşıtı canlılıktır. Dilbilgisi kuralları bunu gerektirmektedir. Şayet biz "burada manevi ref söz konusudur" ve "Hz. İsa (as)normal olarak vefat etmiştir" desek bu kaideye ters düşmüş oluruz. Zira bu takdirde bel edatından sonra gelen ref, edattan önce gelen aynı zamanda olumsuz bir cümle olan öldürme ve asma fiillerine ters olmaz. Çünkü bir şahıs hem öldürülmüş hem de ruhu göğe yükselmiş olabilir. Aksi halde bu tabir anlamsız olur ki, Kuran-ı Kerim böyle manasız ifadelerden münezzehtir... Ref'in yalnız ruhen olduğunu savunanların tevillerine göre ayetin meali şöyledir: "Onu öldürmediler ve asmadılar... bilakis Allah onun derecesini yükseltti." Burada icaz (özlü söz) şöyle dursun, orta dereceli bir belagat (güzel söz söyleme sanatı) dahi yoktur... "Apartmanın asansörü beni hergün oturduğum dördüncü kata çıkarır" denildiğinde hiçbir akıllı insan bu sözden beni sadece ruhen dördüncü kata çıkarır şeklinde bir manayı anlamaz. O halde Hz. İsa (as) da sadece ruhen yükseltilmemiştir.
Said Ramazan el-Buti'nin İslam Akaidi adlı eserinde ise aynı konu şu şekilde açıklanmıştır:
Ayetin önceki bölümü ile sonraki bölümleri arasındaki karşılıklı uygınluk, zorunlu olarak bir hakikati ortaya koymaktadır. Mesela, Arap bir adamın "Ben aç değilim, aksine yan yatıyorum." demesi doğru bir cümle değildir. Aynı şekilde, "Halid ölmedi, aksine o iyi bir adamdır" cümlesi de öğeleri bakımından kopuktur. Düzgün olanı ise, "Halid ölmedi, aksine yaşıyor" biçiminde gelir. "Başkan öldürülmedi, o Allah Katında derecesi üstün olan bir adamdır" demek, cümlede anlam kopukluğu meydana getirir. Çünkü onun Allah Katında yüksek derece sahibi olması, öldürülmesine engel değildir. 'Bel' edatı, önceki söz ile sonraki söz arasında bir aykırılık ifade eder. Yani 'bel' kendisinden önce geçmiş bir hükmü iptal eder.
Ayrıca, ayette bildirilen ref kelimesi ile manevi bir makama işaret edilmiş olsaydı, Kuran'da diğer peygamberler için de benzer bir ifade kullanılabilirdi. Hz. İsa (as)'a mahsus olarak "Allah Katına yükseltilmiş olduğunun" vurgulanmasının hiç şüphesiz pek çok hikmeti vardır. Hz. Muhammed (sav), Hz. Musa (as), Hz. Süleyman (as), Hz. Davud (as), Hz. Şuayb (as), Hz. Nuh (as), Hz. İbrahim (as), Hz. Lut (as) gibi vefat eden diğer peygamberlerden hiçbiri için böyle bildirilmemiştir. Diğer tüm peygamberlerin ölümü bildirilirken, biyolojik anlamda bilinen ölüm kelimesinin çeşitli türleri kullanılmış, Hz. İsa (as)'ın ise "ref"i yani yükseltildiği haber verilmiştir. (Kuran'da diğer peygamberlerin ölümünün ne şekilde anlatıldığı ilerleyen bölümlerde detaylı olarak açıklanacaktır.) Peygamberler de dahil tüm insanlar öldükten sonra ruhları Allah Katına yükseldiğinden, Hz. İsa (as) için özel olarak "ref" kelimesinin kullanılması olağanüstü bir durumun varlığını göstermektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne gelişi konusunda araştırmaları olan ve bu araştırmalarını özel bir kitapta toplayan Mısırlı İslam alimi Muhammed Halil Herras da bu konuda şunlar söylemektedir:
Nisa Suresi'nin 158. ayetindeki ref kelimesinden, sadece "ruhun yükseltilmesi" kast edilseydi, bu katli (öldürülmeyi) ve salbi (asılmayı) iptal etmez ve ayetin bildirdiği hikmet yerine gelmemiş olurdu. Faraza, Museviler Hz. İsa (as)'ı öldürselerdi (ki bu hiçbir zaman olmamıştır) onun ruhu zaten Allah'a yükselecekti. Zira biliyoruz ki, bütün peygamberler ve müminler öldükten sonra ruhları Allah'a yükselir. Bu konuda Hz. İsa (as) ile diğerleri arasında bir fark yoktur. Onun için bu ayette bir hususiyet vardır ki, o da Hz. İsa (as)'ın hem beden hem de ruhu ile diri olarak ref edilmesidir. Aynı zamanda bu ayetin sonuna baktığımızda, Allah'ın izzet ve hikmetinin tecelli ettiğini görüyoruz.

Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.
(Nisa Suresi, 157)
Bazı kimselerin öne sürdüğü gibi ayette bildirilen yükselme, Hz. İsa (as)'ın manevi olarak veya derece bakımından yükseltilmesi değildir. Allah, Hz. İsa (as)'a kurulan tuzağın bozulduğunu haber vermiştir. Tuzağın bozulması, Hz. İsa (as)'ın ölmemesi anlamına gelmektedir. Bu durumda, ayette haber verilen bilgi Hz. İsa (as)'ın manevi olarak değil, ruhu ve bedeniyle birlikte Allah Katına yükseltilmiş olmasıdır. İnkarcıların tuzakları Hz. İsa (as)'ın canlı olarak Allah Katına yükseltilmesi ile bozulmuştur. (En doğrusunu Allah bilir.) Alim Zahid Kevseri, bu konuyu şöyle bir örnekle açıklamaktadır:
Hz. Muhammed (sav) ile ilgili bir ayette "Allah seni insanlardan korur." (Maide Suresi, 67) buyrulmaktadır. Şüphesiz burada ayet, "İnsanlara karşı senin mertebeni yükseltir" anlamında değildir. Resulullah (sav)'a filli bir saldırı vardı ve bu saldırıya karşı Allah onu maddeten koruma altına almıştı. Hz. İsa (as) için de durum böyledir. Ona karşı fiili bir saldırı vardı. Dolayısıyla ayetin zikredildiği makam itibariyle dahi, burada ref manevi bir yükselmeden ibaret olmamalıdır.
Açıkça görüldüğü gibi, üstün güç ve kudret sahibi olan Allah, Hz. İsa (as)'a kurulan tuzağı, onu diri olarak Kendi Katına yükselterek bozmuştur. Tüm bu deliller bir kez daha göstermektedir ki, Hz. İsa (as) Allah Katında diridir ve Rabbimiz'in takdir ettiği vakitte yeniden yeryüzüne gelecektir. (Doğrusunu Allah bilir.) Hiç şüphesiz bu, samimi olarak iman edenler için çok büyük bir müjdedir. Hz. İsa (as) gibi mübarek ve kutlu bir peygamberin yeniden dünyaya gelecek olması mucizevi bir durumdur ve bu mucizeye tanıklık etme ihtimali olan tüm müminler için büyük bir şevk kaynağıdır.
İbn Teymiyye bu konuya şöyle dikkat çekmektedir:
... Allah bununla ölümü buyurmak isteseydi, Hz. İsa (as) diğer müminler gibi olurdu. Allah bütün müminlerin ruhlarını almakta ve göğe yükseltmektedir. Böylece bunda bir hususiliğin olmadığı anlaşılırdı. Yani Allahu Teala'nın Hz. İsa (as)'ı özel olarak bu şekilde zikretmesinin anlamı olmazdı.
Şeyhülislam Mustafa Sabri de konuyu şu şekilde açıklamaktadır:
Ayette şayet sadece öldürme buyrulsaydı, Hz. İsa (as)'ın ruhu da diğer ruhlar gibi zaten yükseleceği için, "rafiuke" kelimesini zikretmeye gerek yoktu.

Комментариев нет:

Отправить комментарий